Bizim Yaşlılarımız, Onların Yaşlıları
Yıllardır kafama takılır bizim yaşlılarımız belli bir yaştan sonra neden terk edilmiş durumuna bırakılır, hayata kazandırılmak yerine… Ülkemizde 50-60 yaşından sonra geri sayım başlar sanki… Gün beklerler, bakışları donuklaşır, omuzları düşer, ağır çekime alırlar hayatlarını, kendilerini işe yaramaz hissederler, çocuklarına, yakınlarına yük olduklarını düşünürler. Sürekli doktorlarda geçer zamanları. Çok kolay hastalanırlar. Sessizce bir köşede öylece beklerler…
Bir de diğer ülkelerin yaşlılarına bakalım… Gayet dinamik görünürler, farklı ülkelere gezilere giderler, çalışma hayatında olmaya devam ederler ve desteklenirler ve daha sağlıklılar…
Peki biz yaşlılarımıza bunu niye yapıyoruz yada onlar bunu kendilerine neden yapıyorlar? Bizim yaşlılarımız gençlik yıllarından itibaren hayatlarını zorluklar içinde idame ettirmişler, kendilerinden çok çocuklarını düşünmüşler, onların gelecekleri için çabalamışlar. Sonra çocukları onları yaşlılıklarında kendi hallerine bırakıp gitmişler. En zengininden en fakirine…
Gençliklerinde, enerjilerinin bir kısmını yaşlılıkları için bir kenara ayırsalar keşke. Yaşlandıklarında da kendilerini daha iyi hissetseler. Bir köşede öylece kalakalmasalar…
Birkaç hafta önce 2015 yapımı “Stajyer (The Intern)” filmini izledim. Tam da bu konuya çok güzel parmak basmış bence… Sizler de izleyin, belki yaşlanma yolunda olan sevdiklerimize bizim de desteğimiz olur…
Not:
Yaşlılarımıza sahip çıkalım.
Onları daha çok sevelim.
Onları daha çok ziyaret edelim.
Onlar özel günlere önem verirler, onların özel günlerini unutmayalım.
Sen yaşlısın otur bir köşede demek yerine, onları tecrübeleri doğrultusunda teşvik edelim.
Onlara daha çok enerji verelim.
Onların fikirlerine, tecrübelerine saygı duyalım. Çünkü tecrübe asla eskimez.
Onlara karşı daha sabırlı olalım.
Onların hikayelerini dinleyelim. Aman dede o eskidendi deyip sallamayalım.
Bayram tatillerinde özerk takılmak yerine ,ailemizdeki yaşlıları ziyaret edelim ve onları mutlu edelim.
**Unutmayalım ki biz de bir gün yaşlanacağız…
Babannesiyle yaşayan bir birey olarak düşüncelerinize şiddetle katılıyorum.Bence “yaşlı “diyerek geçiştirilen,”sen bilmezsin ,sen anlamazsın”larla kenara itilen bu kişiler;aslında bizim bile aklımıza getiremediğimiz çılgınları yapmaya eğilimliler.Bknz; benim babannem ♡,benimle bahçemizde kamp yapmayı bile göze aldı.Aslında önemli olan sahip oldukları ruhu kaybetmemek.Ve sanırım burada en büyük görev bizlere düşüyor,o ruhu kaybettirmemek..
kesinlikle…ruhun kaybolmaması çok önemli..tesekkurler