Zaman
Yeri geldiğinde ne yapsak da hızlıca geçse, yeri geldiğinde ise ne yapsak da durdursak, dolu dolu ve anlamlı yaşasak dediğimiz şey… Zaman… Öyle bir halde, öyle bir zamandayız ki bir şeyin geçerlilik süresi başka bir şeyin geçerli oluşuna kadar… Bir şeyin gündemde kalması başka bir olayın vuku bulmasına kadar… Bir insanın yaşaması başka birinin galeyana gelmesine kadar… Hızlı, hızlı, hızlı… Zaman çarkı çıldırmış durumda… Beynimizi, bedenlerimizi, ruhlarımızı sarsarcasına hızlanmış durumda… Kimimiz adapte oluyoruz, kimimiz adapte olmuş gibi yapıyoruz, kimimiz de ya çarkın fırlatmasını bekliyoruz yada biz kendimizi fırlatıyoruz… Herşey öylesine çıldırmış ki… Anlamak anlamlandırmak imkansız gibi… Hepimiz bu dünyadaki yaşam amaçlarımızı bile değiştiriverir olmuşuz bu hızlı döngüde… Sahi hatırlıyor muyuz bu dünyaya geldikten bilinçlendikten sonraki yaşam amaçlarımızı? Bence unuttuk… Unutmasaydık bunlar yaşanmazdı… Dünyanın her yeri karma karışık… Ölüm, vahşet, kan, şiddet, kalleşlik boyumuzu aşmış durumda… Bunlar mıydı yaşam amaçlarımız… Kesinlikle hayır. Kalkıp silkelenelim artık… Bu biz değiliz diyelim… Uyanalım artık… Allah’ım bu nasıl bir kabustu diyelim… Anne, bana su verir misin çok kötü bir kabus gördüm diyelim… Ve bitsin…
KABUSLAR BİTSİN, HAYALLER ÇİÇEK AÇSIN!