Acı
Söylemesi kolay ,yaşaması kabullenmesi zor değil mi..Aşk acısı,sevdiğini kaybetme acısı,can acısı,biber acısı….Kimi sadece dilini acıtırken kimi de ruhunun taaa derinliklerine kadar ini verir bir anda…Hiçççç anlamazsın…Ta ki nefes alamamaya başladığında,gözyaşların gözlerinden süzülüp yanaklarını yaktığında ne oluyor dersin..Çırpınmalar başlar ; canını acıtan şeye koşar önce yürek ondan kaçmak yerine…gitme kal der …biri kal dedikçe diğeri gider…gider de ne olur peki.Biri gittiği için acır, diğeri kaldığı için acır…
Zamanla nasırlaşır o acılar.Sen geçtiğini, bittiğini , iyileştiğini zannedersin.Sonra bir gün nasırına biri, bir şey öyle bir basar ki…İyileştin mi o zaman anlarsın…Nasırlaştırmak iyileşmek değildir.Acıyı kurutarak, katmanlaştırarak örtmeye çalışmaktır.Bırak açık kalsın yaran nefes alsın , sev onu ,kötü bir şeymiş gibi davranma canını acıttığı için,sen onu bastırmaya çalıştıkça o daha çok canını acıtacak çünkü…Anlamaya çalış ,kaçma,yaşa acını hemde doyasıya…Doy ki bir daha canın acımasın yada acısa da seni nefessiz bırakmasın.
Bu süreçte belki sen kendini iyileştirirsin kim bilir belki acın kendi merhemini kendisi bulur…
Şunu da unutma ki “Acımadan tatlanamazsın…”