Uyum
Hayatımızda yer eden en önemli şeylerden biri de uyum… İletişim halinde bulunduğumuz her şeyle bir uyum veya uyumsuzluk hali içindeyiz. Renk, dil, ten, kafa, burç, ruh, enerji… Aklınıza ne gelirse… Bir şeyin başka bir şeyle uyumu ve sonrasında bize yansıyan tablo o kadar önemli ki… Ortaya mükemmel bir sonuç çıkarsa ne ala… Peki ya çıkmazsa… Orası biraz şu söze benziyor “Eşin iyi olursa mutlu, eşin kötü olursa filozof olursun… “İşte tam da böyle… Hepimizin, elimizi attığımız her şeyle uyumlu olma durumu en çok arzu edilen şeydir… Ancak sizler de biliyorsunuz ki bu biraz bizlere bağlı …
Bu gömlek, bu pantolonla uymadı sanki…
Bu saç rengi, gözlerimin rengine uymadı… Olamazzz…
Olmuyor işte onunla düşünce yapılarımız birbirine bir türlü uymuyor…
Ten uyumu olmadan o birliktelik olmaz şekerim…
Her şey tamam gibi görünüyor ama enerjilerimiz uymuyor birbirine… İyi hissetmiyorum kendimi onunla…
Bizim başarımızın sırrı, takımdakilerin birbiri ile uyumu…
Bu iki burç birbiriyle uyumsuz… Bunlar beraber anlaşamazlar…
Ne kadar tanıdık cümleler değil mi? Müdahale edebileceğimiz durumlar olduğu gibi müdahale edemediğimiz, bizleri fena köşeye sıkıştıran durumlar da söz konusu tabiki… Elbisemi, ayakkabımı, kaşımı, saçımı, gömleğimi, pantolonumu bir şekilde bir şeylerle uyumlu yaparım da… Peki ya diğerleri? Eşimiz, çocuğumuz, iş arkadaşımız, takım üyeleri, müdürümüz, patronumuz… İşte bu diğerleri çoğu zaman insana saç baş yoldurtan cinsinden… Uyumlu olmak zorunda mıyız tabiki hayır… Bu bir tercih… Mutlu olmak mı filozof olmak mı… Hep mutlu olmak da zor, hep filozof kalmak da… Yin (aydınlık) yang (karanlık) gibi düşünelim biraz. Bir şeyin gece tarafına çok basarsan, gördüğün şey hep karanlıktır… Bir şeyin aydınlık tarafına basarsan gördüğün şey hep aydınlıktır… Sizlerde o zaman karşınızdakilerin yin yang taraflarını, iyi görmeye, tanımaya çalışın…
Sonrasında uyum ister istemez sizi bulacaktır…