Ölüm Olmalı mı? Olmamalı mı?
Merhaba… Birkaç gündür ortalarda yoktum, belki içinizde merak edenleriniz olmuştur. Anneannem kadar sevdiğim bir büyüğümü kaybettim.Önceki yazılarımda da fark ettiyseniz yaşlılara,çocuklara ve hayvanlara daha bir yakın hissediyorum kendimi. Onlara bir şey olduğunda yada onlarla ilgili bir şey yaşadığımda daha bir derinden etkileniyorum nedense.Böyle durumlarda kendimi sessizliğime kilitliyorum orada kalıyorum bir süre ve aklıma gelen bin bir türlü soruyla boğuşuyorum.Kiminin cevaplarını şıp diye bulurken, kiminin cevaplarını ise bir dipsiz kuyuda hala bulmaya çalışıyorum.Nedir bu cevabını bulamadığım sorular diye soracak olursanız.Bunlardan birini söyleyebilirim size.
Ölüm olmalı mı olmamalı mı ?
Çok soğuk bir kelime değil mi ?Bize soğukluğunu öğreten kaybettiğimiz sevdiklerimiz midir, gördüklerimiz midir bilinmez ama öyle yada böyle soğuk ve ürpertici bir sözcük.Hepinizin aklına gelmiştir eminim, bir sihirli değneğim olsa ve ölüm diye bir şey olmasa.Tüm sevdiklerimizle öylece sonsuzluğun içinde yüzüp gitsek diye.Sonsuzluğa uğurluyoruz dediğimiz şey ise ölümün sonsuzluğu yerine hayatın sonsuzluğu olsa.Kim bilir belki bir gün o da olur bilinmez.Peki gerçekten hiç bir canlı ölmese nasıl olurdu acaba dünya?Düşünsenize doğuyorsunuz, büyüyorsunuz, yaşlanıyorsunuz ama ölmüyorsunuz.Kaza geçiriyorsunuz, vuruluyorsunuz ama ölmüyorsunuz.Hastasınız, acı çekiyorsunuz ,tedaviniz yok ama ölmüyorsunuz. Ölmemek güzel fikir gibi görünse de daha derine ve bütüne baktığınız zaman aslında o kadar da güzel değil gibi sanki.Ne dersiniz?
*Yaşlısınız,deriniz buruş buruş olmuş,kemikleriniz görünüyor.Hareketleriniz sınırlı , sadece nefes alıyorsunuz. Ve size bakmakla yükümlü sizden daha genç yakınlarınız. Yaşlıya da zor , genç olana da zor …
*Acı çekiyorsunuz , hastasınız ve tedaviniz yok.Ölüm de yok.Öylece sonsuza kadar hastane odalarındasınız.
*Hastaneler hasta dolmuş taşmış.Ne doktor yetiyor ne hastane yetiyor.
*Nüfus patlamış.Açlık, susuzluk hat safhada.
*Yeryüzünde nefes alacak alan kalmamış kalabalıktan ve liste böyle uzar gider…
Biz sihirli değneklerimizle hayal kurmaya devam edelim ama yine de Tabiat Ana kurallarını da es geçmesek mi…