Hissettiğim Yaş mı? Biyolojik Yaşım mı?
Yıllar geçiyor sen ne dersen de… Evet yıllar geçiyor ben ne dersem diyeyim. Israrla kendimi 18.5 gibi hissetsem de, nüfus cüzdanıma bakmak istemesem de, insanın hissettiği yaş önemlidir desem de bazen öyle bir an geliyor ki göz bebeğinin ortasında çarkıfeleğin iflas butonu misali öylece kala kalıyor o biyolojik yaş. Niye ikilem yaşatıyorlar ki bizlere? Ya hissettiğimiz yaş olsun yada biyolojik yaş.Biyolojik yaşım bilmem kaçı gösterirken, ruh yaşım diğer bir deyişle hissettiğim yaşım parka götürsen oyun oynar.
Peki bu ikilemi neden yaşıyoruz dersiniz? Bence ruhumuz ve bedenimiz aynı kulvarda, eş zamanlı ilerlemeyi beceremedikleri için.Yaşınız çok küçüktür belki ama öyle şeyler yaşamışsınızdır ki, o küçücük biyolojik yaşa sığdırmak yerine ruh yaşınıza sığdırırsınız yaşananları. Ya da bedeninizi çok yorarsınız bu kez de ruh yaşınız küçücük kalır. Hani o içimdeki çocuk deyimi de buralardan geliyor olsa gerek… Yıllarca çalış, çabala… Beden hep koşsun hep koşsun. Ruh da bir yerlerde, bedenin durup dinleneceği günü beklesin… İşte bu yüzden biyolojik yaş ve hissettiğimiz yaş ikilemine çok düşeriz.
Böyle olması iyi, birbirini dengeliyorlar en azından mı diyoruz? Yoksa ikisi de aynı kulvarda eş zamanlı ilerlese daha mı iyi olur diyoruz?Bence her ikisi de değil, benim hissettiğim yaşımı kafa kağıdımda revize etsinler… Peki sizler?